August 5, 2007

hiçbir şeyin kalmaz.


elim hırkamın cebinde, yürüyoruz. harika adımlarımız var. tayfunun saçları taranmamış. hırkamın cebinde bir şey var diyorum. emin misin diyor. evet diyorum hemen şurda, elime geliyor. yürüyoruz.
gördüğümüz ilk ağaca sırtımızı dayıyoruz. yerdeyiz. güvertedeyken gözümü güneş almıştı belki de bu yüzdendir diyor. ikimiz de cebimden çıkardığım şeye bakıyoruz. sırtım ağrıyor belki de bundan, istersen sende kalsın diyorum. onun hırkasında cep yok. ikimiz de hırkasına bakıyoruz. hırkalarımızı değiştiriyoruz. bari diyorum biraz uzanalım. elleri karnının üzerinde, sağ cebinde bir tümsek. bekliyorum biraz geçsin.
uyanır uyanmaz ayağa kalkıyor, geç bile kaldım diyor. sırtındaki çöpleri topluyorum bir iki hamleyle. hadi diyorum. önümüzdeki hafif meyilli yol üzerinde aşağı doğru yürümeye başlıyor, ellerini ceplerine sokuyor. ne de olsa diyor, kafasını bana çeviriyor, değişen bir şey yok.

ağacın altında biraz daha uzanıyorum, beklediğim yok artık. hırkanın kolunu burnuma götürüyorum, hiçbir koku duymuyorum.