July 2, 2007

ne olur


duruyorsun. parmakların sandalyenin kenarında. hiç bir şey beklediğin yok. olup olacağı bu diyorsun açık açık. sandalye diyorsun.
genelde şarkı mırıldanıyorsun. özellikle şu şapkalı adamın şarkılarını söylemeye bayılıyorsun. onun müziği diyorsun, derenin akışını izlerken yavaş yavaş ağlamaya benziyor. dediğin şeyi aptalca bulup küçük bir kahkaha atıyorsun.
bir şeftali seni kendine getirmeye yetiyor. kalan tek şeftaliyi hemen şimdi yemek yerine akşam için saklıyorsun onu ve gününe anlam katıyorsun. akşam bir anda oluveriyor böylece.
kendini tutamadığın oluyor. konuşmanın ortasında kalkıp merdivenleri çıkabiliyorsun. suyu bardağa doldurayım derken tüm odaya saçabiliyorsun. oturduğun yerde ceketinin iç cebinden çıkardığın deftere bir ağaç çizip içini istediğin renge boyayabiliyorsun.
hiç bir renk senin istediğin gibi olmuyor ve ben sana imreniyorum.
bir öğle vakti tezgahta tatlı tatlı duran şeftaliden büyük bir ısırık alıyorum.
suları yere akıyor.

No comments: