March 19, 2007

kekim ne renk

kaptanı elinde bir kitapla gördüğümde fena halde şaşırdım, uzun bir zaman önce, okunması gereken tüm kitapları okumayı tamamladığını sanıyordum. gereksiz kitapları okumak aptalların işiydi hepimiz buna inanıyorduk yine de hepimiz zaman zaman aptallaşabilme konforuna sahip olmak istiyorduk. kaptansa buna şiddetle karşı çıkıyordu yok yere kötü yazılmış bir kitap okuduğunuzu görse yüzünüze günlerce bakmazdı. kendinizi affettirmek için yapabileceğiniz tek şey kaptanın görebileceği bir zamanda kitabı bahçedeki şeftali ağacının altına gömmekti.
gerçekten de şaşırmıştım. bisikletini boyamak için bahçeye çıktığı bir sırada -rengi sarıdan griye dönmüştü artık-kitabı karıştırmaya başladım. üstünde "Tüm Sorularılarınızın Cevabı Bu Kitapta" yazılıydı. ne kadar da ilgi çekici bir isim. kitabı test etmek için yüksek sesle "kekim ne zaman hazır olacak?" sorusunu sordum, kaç dakikası kaldığını biliyordum, özellikle cevabını bildiğim bir soruyu sormanın bana yararı dokunacağını düşündüm. uzun bir arayıştan sonra 152. sayfadaki 783. cevabın "15 dakika önce" olduğunu gördüm. o sırada, tayfunun hızla bahçeye çıktığını gördüm elinde siyah bir kek tutuyordu. ne yapsam bilemedim. etkileyiciydi evet ama bu kadarı hepimiz için fazlaydı. kaptana görünmeden arka kapıdan bahçeye çıktım artık limon vermez olmuş bir limon ağacının altına gömüverdim kitabı. ne kadar mutlu oldum kimseye anlatamam.

No comments: