March 21, 2007

alt tarafı oyun


yılda 3-4 kez tayfun kaptan ve ben kendi aramızda bir oyun başlatırız. öyle "bir metafor olarak oyun" u falan kastetmiyorum. kendi basit anlamıyla, bildiğimiz oyundan bahsediyorum.
işe bilgiden ne kadar hoşlanmadığımızı birbirimize anlatmakla başlıyoruz. herkes sırayla söz alıp, deve tabanının yetiştirilme tekniklerini bildiği, kamera denen şeyin varlığından haberdar olduğu için ne kadar üzülse az olduğunu anlatıyor diğerlerimize. hiçbirimiz anlatıcının yaşadığı duygusal anların gerçekliğine inanmadığımız için, hepimiz yüzümüzde komik ifadelerle onu süzüyoruz. bıraksanız kahkahalarla güleceğiz. kim kendini tutamayıp gülerse, -genelde bu ben oluyorum- diğerlerinin kararlaştıdığı bir cezaya tabi tutuluyor. mesela, küçük bir yolculuğa mahkum edilebiliyorsunuz. gidip göl kenarında yaşayan köpekleri ziyaret etmek, bu küçük yaramazlara yıllık aşılarını yapmak, kollarınızda bir kaç diş iziyle evin yolunu tutmak, yolculuk dahilinde.

neyseki evde bir teselli armağanı sizi bekliyor oluyor. sözgelimi bir tişört gibi, üzerinde "bilime inanmamı beklemeyin" yazan.

No comments: